Akılsız Başın Cezasını Ayaklar Çeker
Genç kız tüm gün koşturmaktan artık harap olmuştu. Hemen
hemen her gün bu
tempoda hayatını
sürdürüyordu. Bir kaç sene önce yaptığı seçimleri ona bunları yaşatıyordu. Çünkü
o seçimi yapmasa idi muhtemelen şu anda bu kadar koşturuyor olmayacaktı. Ama
huzurlu ya da mutlu olabilecek miydi
bilinmez. Aslında pişman da değildi..Ama gerçekten bitkinlik sınırını da aşmış
olmalıydı artık. Akşama doğru evine dönmeden önce arkadaşıyla bir yerlerde
kahve molası vermek istedi. Ayakları çok ağrıyordu. Eve döndüğünde ayaklarını ovuyor,
gayriihtiyari acısı yüzüne vuruyordu. Gün içinde koştururken
yavaşlamaya
başlıyor, kendisini ayaklarına
sitem ederken buluyordu. İstemeden de olsa arkadaşına da derdini yandı.
Arkadaşından ' Geçmiş olsun gibisinden bir ilgi ya da ayakları için iyi
gelecek bir öneri
beklerken arkadaşı şunu söyledi:
- Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.
Kız öylece kalakaldı. İlk defa duyduğu bir sözdü bu. Hızlıca
bir düşündü anlamını. Doğruydu maalesef. Bir takım işlerini akıllıca düşünerek
yapmayı hedefleseydi şu anda ayakları ağrıyor olmayacaktı. Ama arkadaşının bilmediği
konu da şu idi. Çevresinde çok akıllı olarak tanınmak, insanların
beklentilerinin bu yönde olması onu yormuştu.
' O akıllıdır. O işini bilir. O başarır. Biz ona güveniyoruz. ’ onun
için de kurulurdu vakti zamanında. Sanki üzerine akıllı bir etiket yapışıyormuş gibi hissettiğini, akıllılar
hapishanesinde delirmekten korktuğunu hatırlıyordu. Akıllı uslu geçirdiği
dönemler ona olgunluk katmıştı. Ama sabrederek dağılıp gitmesini beklediği
üzüntüler kaybolmamıştı.
Anlamıştı ki, aklıyla belki sadece kendi hayatını kurtarabilecekti. Bir
başka sevdiğininkini değil. Üstelik o sevdikleri farkında olmasalar da sahip
oldukları üzüntüler artık onların birer
organı olmuştu. O üzüntüler yok olduğu zaman sanki onlar da yok olacakmış gibiydi. Onlar
üzüntüleriyle yaşarken, o aklıyla kendisine muhteşem bir hayat kuracaktı. Onları
teselli edecek, yaralarını saracaktı. Kiminin gurur kaynağı olacaktı. Ama içten
içe anlamıştı ki sevdiği insanlar birbirlerini üzerken, hatta zulmederken onun
aklı ile başardıkları herkese mal olacaktı. Lakin bir gün dağılıp yok olmasını
umduğu üzüntüler hala orada olacaklardı. Maalesef akıllı olduğu için bunu görmüş
ve anlamıştı.
Kendi Kafasını Koparan İnsan Modeli
Bir gün önüne çıkan farklı bir koşulda normalde davrandığının tam tersi davranmayı
tercih etmişti. Hep akıllı davranmaktan bıkmıştı çünkü. Bu sefer de yapmak zorunda olduğu tercihi değil,
kalbinde yapmak istediği şeyi tercih etmişti. Üstelik yaptığı seçimi onu öyle bir
savurmuştu ki, artık yaşadığı hayatın akıllı bir tarafı kalmamıştı. .
Hep ruhuna fısıldayan o nazlı çocuğun sesini dinleyiveresi
gelmişti işte… Nazlı çocukla yeni tanışmıştı nihayetinde. Acemilik çekip onunla
konuşmayı beceremediğinden yaptığı seçim de tepetaklak olmuştu. Sonuçta yeni
doğan bir bebeğin ölümü gibi bir duyguyla karşı karşıya kalıvermişti. Çünkü aklı
ve ekibi onu rahat bırakmamıştı. Aklı ve nazlı çocuk arasında bocalamak onu o
kadar yormuştu ki her ikisini de bırakıp gitmenin tek yol olduğunu düşünmüştü. Kendi kafasını koparmıştı işte. Keşke bir kertenkele olsaydı da kuyruğunu koparsaydı.Yeniden çıkardı hiç olmazsa. Artık
daha önce sahip olduğu aklı yanında olmadığı gibi nazlı çocuğu da yoktu
hayatında. Yaptığı tercihinde ahlaksızlık ya da kötülük olmadığından onun için
devasa bir sorun yoktu. Sadece teselli ve gurur kaynağı olmamıştı. Hayal
kırıklığının ta kendisi olmuştu.
Turkısh Usulü Harakiri
Bilirsiniz
işte. Mutlaka vardır bu durumda olan bir tanıdığınız. Sorumluluk daha
çok o insanlara verilir. O başarmak zorundadır. Yoksa konu
komşuya rezil olmak vardır Allah Muhafaza! Çünkü o diğerlerinden daha
akıllı
olduğu ve parlak bir gelecek vaat ettiği için yapmak zorundadır. Eğer
başaramaz
ise cezası ölümdür. İnsanlar diğer akılsızların başarısızlıklarını
normal görüp
aldırmazken, parlak çocuğa aynı hoşgörü gösterilmez. Muhafızlaaaar...
Vurun kellesiniiii !!! Aslında kız doğru olanı yapmış. Cellatların kellesini uçurması zevkini tattırmak istememiş onlara. Turkısh usulü harakiri de bu olsa gerek:)